Hastalara umut olan abla kardeş, kan bağışında birbiriyle yarışıyor

Sakarya’nın Akyazı ilçesinde yaşayan 51 yaşındaki Ayşe Oktay ile 46 yaşındaki kardeşi Ali Erdem, Türk Kızılaya tertipli kan bağışında bulunarak düzgünlükte yarışıyor.

Bir çocuk annesi abla Oktay’a, 2007 yılında ellerindeki uyuşma nedeniyle gittiği hastanede kan sayımının yüksek olduğu teşhisi konuldu. Bu nedenle kan bağışı yapan Oktay, kendisini sağlıklı hissetmesi münasebetiyle sistemli halde kan vermeye başlayarak 41 kere bağış yaptı.

Kardeşi 2 çocuk babası Ali Fazilet ise birinci vatani misyonunu yerine getirirken başladığı kan vermede Türk Kızılay‘da nizamlı bağışçı oldu. Fazilet, gereksinimi bulunan hastalara umut olması için 41 sefer bağışta bulundu.

Abla Ayşe Oktay, AA muhabirine, kan sayımının olağana döndüğünü ancak bağıştan sonra aldığı bildirilerin hayata bakış açısını değiştirdiğini söyledi.

Oktay, 41 defa kan bağışında bulunduğunu aktararak, “123 kişinin hayatına dokunmuşum, bu beni çok memnun ediyor. Allah, ömür ve sıhhat verdiği sürece devam edeceğim inşallah. Her 3 ayda bir bildiri geliyor, 4’üncü aya gerçek kan veriyorum. Yeme içme üzere alışkanlık oldu, kendimi çok zinde hissediyorum.” dedi.

Kadınların kan vermede daha fazla zorluk yaşadığı fikrinin bulunduğunu fakat bunun yanlış olduğunu lisana getiren Oktay, kan verdikçe hücrelerin tekrar yenilendiğini, bu nedenle daha sağlıklı ve dinç olduğunu söz etti.

Oktay, herkesin insanlık ismine bir şeyler yapmasını temenni ederek, “51 yaşındayım lakin arkadaşlarım ‘Daha genç görünüyorsun.’ diyorlar. Ben onu kan bağışına borçluyum diye düşünüyorum. Bu dünyada kalıcı değiliz, geçiciyiz. Herkesin insanlık ismine bir şeyler yapmasını istiyorum. Tahminen de birinin isteğini kazanıp öbür dünyayı hak edeceğiz, bu gözle manevi açıdan bakıyorum.” diye konuştu.

“Tanımadığım şahıslara umut olmak, hayatı paylaşmak bana memnunluk veriyor”

Kardeşi Ali Fazilet de tanımadığı şahıslara umut olmanın, hayatı bir arada paylaşmanın kendisine önemli manada memnunluk verdiğini söyledi.

Sürdürülebilir olması için Türk Kızılaya bağışta bulunduğunu anlatan Fazilet, “Nihayetinde buradaki acıya bir biçimde hisse olabilmek, o insanları memnun edebilmek benim için şiar üzere. Ben her seferinde birinin yardımına koşmaya kalktığımda, ‘Artık muhtaçlık üzerine olmasın, devamlılık arz etsin.’ diye Kızılaya gelmeye başladım. Her bildiri geldiğinde birilerin canına dokunmam… Bu beni sonsuza kadar keyifli edecek olan en hoş gaye.” tabirlerini kullandı.

Yaşı ve ömrü yettikçe bağışta bulunacağını lisana getiren Fazilet, “Beni çok keyifli ettiği için külfet değil, daima alışkanlığa döndü. Yeme, içme, eğlenme, ahenge üzere. Güya manevi sorumlulukmuş üzere her keresinde sürdürülebilirliği keyif ve haz veriyor bana.” dedi.

Yeni tip koronavirüs periyodunda kuzenine karaciğer bağışı yaptığını da aktaran Fazilet, şöyle devam etti:

“İnsanın gözüne baktığınızda onun çaresizliği… Çok sevdiğim insan için parçamdan ona verdim. Esasen kardeşimdi, ciğer kardeşim oldu. Kovid-19 vaktiydi, kan vermeye gittiğimde bir sürü insan sırada bekliyordu, oradaki hemşirelerden biri ‘Niçin bu kadar ivedi ediyorsunuz?’ diye sordu. Karaciğerimi vereceğimi söyleyince bir sarılmadığı kaldı bana. Paylaşmak benim için hiç sıkıntı olmadı.”

Erdem, kan bağışı konusunda herkesi hassaslık göstermeye çağırarak, “Kim olduğunu görmüyor, bilmiyorsunuz, birileri size manevi manada ses veriyor. Bizi bir ortada tutan şey lisanımız, dinimiz, adetlerimiz değil, insanlığımız. Bu insanlığı diğerine göstermedikten sonra bizi insan yapan tüm faktörler ortadan kalmış olacak. Hasebiyle kan verin, bu esasen size ilişkin değil lakin verdikçe daha da memnun olacağınızı bilin.” değerlendirmesinde bulundu.

“Düzenli bağışçı kardeşlerimize 41 kere maşallah”

Türk Kızılay Akyazı Şube Başkanı Mustafa Birincioğlu ise bağışçıların sıhhat açısından kendilerine de güzellik yapmış olduklarına değinerek, 1 üniteyle 3 can kurtardıklarını söz etti.

Birincioğlu, taşınabilir kan bağışı aracının her hafta çarşamba günü ilçe merkezinde hizmet verdiğini belirterek, laboratuvarlarda yapılan tahlil sonucunda bağışçıların da bilmediği birtakım rahatsızlıklarının tespit edilip gerekli müdahalenin yapılabildiğini anlattı.

Kendisinin de nizamlı bağışçıları örnek alarak sistemli bağış yapmaya başladığını aktaran Birincioğlu, “Vatani vazifemi yerine getirirken ‘barışta ter dökmeyen, savaşta kan döker’ terimini öğrenmiştim. Hasebiyle sistemli bağışçı olmamız bu manada kıymetli. İnanılmaz durumlarda beşerler nitekim çok önemli formda kan bağışı yapıyorlar lakin bizim inanılmaz durumlara her vakit hazır olabilmemiz için tertipli bağışçılara muhtaçlığımız var. Bağışçılarımız Ayşe Hanım ve Ali Bey 41 defa kan bağışında bulundu, 41 kere maşallah.” formunda konuştu.

Birincioğlu, 18-65 yaş ortasındaki erkeklerin 3 ayda bir, tıpkı yaş aralığında ve 55 kilonun üstündeki bayanların da 4 ayda bir bağış yapabildiklerini bildirerek, bağışçıların böylelikle hem kendi sıhhatlerini denetim ettiğini hem de hiç tanımadığı yüzlerce insanın hayata tutunmalarını sağladığını kelamlarına ekledi.

About The Author

admin

See author's posts